Konya’da İslam Enstitüsü’nde okurken eski Meram yolu ile Lalebahçe arasında Kazanbendi Camii’nde imamlık yaparken Meram dolayında oturan arkadaşlarla, kışın uzun gecelerinden birinde sohbet ederken, bizden yaşlı birisini bana tanıtırken “Çelik Hafız Ahmet” dedikten sonra, “Bir senede 365 defa Kur’an hatmi yapar” dediklerinde, “Nasıl vakit buluyorsun?” soruma, “Devlet memuruyum, sabah namazını camide kıldıktan sonra evde kahvaltımı yapar ve Fatiha’dan başlarım, çalıştığım dairenin arşiv bölümündeyim ve kimseyle muhatap değilim.
Öğle namazını camide kılarsam çok okuyamam ama işyerinde kılarsam öğle tatilinde yine birkaç cüzü namazda okurum, akşam saat beşe kadar dairede hem okurum hem işimi aksatmam.
Mushafa bakmadan kusursuz hatim yapabilirim, eksik kalan cüzleri de yatsı namazından sonra okur ve yatarım” demişti.
O günlerde bizim tartışmamız da onun üzerine idi.
Bazıları Peygamberimizin her gün bir cüz okumadığını söylüyor, bir kısmı ashabın böyle bir şey yapmadığını hatırlatıyor, bazıları da manasını bilmeden okumanın faydasının olmayacağını geveliyor.
Benim cevabım, “Ben bir şey diyemem, diğer dairelerde çalışan, akşama kadar insanlarla muhatap olmayan memurların, iş yaparken nasıl vakit geçirdiklerini düşünün;
Akşama kadar neyi mırıldandıklarını hayal edin ve ondan sonra bu mübarek adamın okuduğunu hatırlayın, Allah’ın kelamını tekrarlıyor, onun utulmasını engelliyor, oğlunu hafız yapmış, her gün oğlu imam-hatip okuluna gitmeden önce sabahları bir cüz dinleyip öyle gönderiyor, ben bu adama saygı duymaktan başka bir şey yapamam” diyordum, bir Fareddin-i Razi’nin, Mefatihu’l ğayb isimli tefsirinin Alak süresinin tefsirinde:
Hazreti Ali (R.A.), bayram namazından önce bir kısım insanların musallada namaz kıldıklarını görür; Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin böyle yaptığını ben görmedim” der.
Yanındakiler, Hazreti Ali’ye, “Niye yasaklamazsın” derler.
O da, (Ebu Cehil hakkında inen)
“Yasaklayanı gördün mü, bir kul namaz kıldığında” (Alak süresi ayet 96/9-10) gibi olmaktan Allah’tan korkarım veya namaz kılan birini yasaklamak hoşuma gitmez” dediğini duyunca gönlüm rahatladı.
İmam Ebu Hanife merhuma, talebesi İmam Yusuf merhum sorar, “Namaz kılan biri, rükûdan kalkınca kıyamda iken Allah’ım, beni afvet anlamında ‘Allahümmeğfirli’ dese ne olur?” der.
Ebu Hanife, Hazreti Ali’nin bu davranışından hareketle, “Rabbena leke’l-hamd” der ve secdeye gider” diye cevap verir.
Yasaklama tarafına değil, yönetme tarafına yönelir.
“O yasaktır, Peygamberimiz yapmamıştır” demek yerine, “Peygamberimiz böyle yapmıştır veya söylemiştir” demek daha etkili olacağına işaret etmişler. (Razi, Mefatihu’l Ğayb, Alüsi, Ruhu’l-Meani, Bursevi, Ruhu’l-Beyan, Alak süresi tefsirinde, Kasani, Bedaiu’s- sanayi, fi tertibi’ş-şerai’ Arapça metin Kasani’den)
İlimizde Cuma namazının farzından sonra dört rekât daha kılıp gerisinin kılınmasının yasaklandığını duymuştum.
Cuma namazının farzından sonra on rekat daha kıldık, tesbihatımızı da yaptıktan sonra imamın yanına vardım, “Sen on rekât kıldın bu nasıl olur” dedim, o da, “Yok ben dört rekât kıldım, ama her rekâtta birer sayfa Kur’an’dan okuyorum ki cemaat rahatlıkla on rekâtı kılsın diye. Yoksa benim on rekât kıldığımı müftü duyduğu anda sürüyor başka camiye” dedi.
Bu olayı bir milletvekiline söylediğimde, “Biliyorum, ben filan ve filan üçümüz de profesörüz ve üçümüz de milletvekili olarak Diyanet’i ziyaret ettik ama söz dinletemedik” dedi.
Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nde 1975-79 yılları arasında okuldaki bazı hocaların arasında en ateşli konu bu idi ve karşılıkla broşürler basıp dağıttılar.
Farz namazı kılmayan öğrencilerle meşgul olmadılar.
Cuma namazında fazladan kılınan namazları kaldırma konusunda kendilerini çok yıprattılar.
TRT 1 televizyonunda canlı yayında türkücünün biri bana, “Cuma’nın farzından sonra diğer sünnetleri kılmak zorunda mıyız” anlamında bir soru sordu.
Cuma günü camiye girerken eli değnekli adamlar gördün mü, “Diğer namazları da kılmadan çıkmayınız” diye bir uyarı gördün mü, ezan okununca kapıların kapatıldığını gördün mü?
Farzı kıldıktan sonra çıkmak istiyorsan çık, ama geride kalanlar ikindiye kadar namaz kılacaksa sana ne” anlamındaki sözlerim biraz keskin olmuş ki, oturumu idare eden bayan, “Reklama gidiyoruz” dedi.
Farz namazlar ve cihadın farzıyyeti hiç tartışılmadı ama sünnet midir değil midir tartışmasını alevlendirdiler ve sonunda kaldırıverdiler.
Tartışma ateşine benzin dökenleri hâlâ farz namazlara getiremedik.