Süzgeci biliriz. Vanalarımızdan akan sular, belediye süzgecinden geçer.
Atık sularımızı da süzgeçten geçirerek boruda tıkanıklık yapmasını engelleriz.
Sıvıları süzdüğümüze “Süzgeç” derken katılar için “Elek” kelimesini kullanırız.
Harman yerinde, kalbur kullanarak buğdayın içindeki katı pislikleri, buğday çuvalımıza almamak için kalburla elerken, mutfakta elek kullanırız.
Kur’an-ı Kerim nazil olmadan önce “Nasihat” kelimesi kullanılıyordu.
Araplar, balın peteğinden süzülmüş haline “Aselün Nasıhun” dermiş.
Rabbimiz, “Ey iman edenler, nasuh tevbesiyle Allah’a tevbe edin…” buyurur. (Tahrim süresi ayet 66/8)
Diğer tercemelerde, hulusla, yürekten, pişmanlıkla, gönülden, tam pişmanlıkla, samimi olarak… gibi kelimelerle terceme edenler olmuş. Hepsi de doğru terceme yapmıştır.
Balın peteğinden ayrılması, süzme balda petekten en küçük parçanın olmaması, halis bal olduğunu gösterdiği gibi, günahlarına tevbe eden Müslüman’ın tevbesinde halis niyet olmalı, hem tevbesi halis olmalı hem kendisi halis olmalı.
Niyetinde ve ettiği duada, yalan yanlış olmamalı.
En güzel dualar, duaları kabul edecek olan Allah’ımızın bize Kur’an’ında öğrettiği dualardır.
O’nun Resulünün öğrettiği dualar ve Kur’an ve sünneti bilip onların sınırları içinde dua eden salih insanların duasıdır.
İnternette her gün her Cuma öyle dualar yazılıyor ki insanı dinden imandan eder.
Bu ayetin tefsirinde, “Nasuh kelimesi tevbenin sıfatıdır, tevbe edenin sıfatıdır, mefulü lehtir” demişler ve ona göre güzel manalar vermişler.
Yani bizim hem kendimiz halis, hem duamız halis olmalıdır.
“Halis altın” dendiğinde, bin milyemlik altın kastedilir ve içinde hiçbir madde karışıklığının olmadığı bilinir.
Tevbe sonunda süzülmüş bal haline gelmek için Tevbe-i Nasuh gerekir.
Yine Araplar, yırtılan elbisenin tamirine de “Nasihat” kelimesini kullanarak “Nesahtü’s-sevbe” elbiseyi tamir ettim dermiş.
Eski terziler, elbisenin yırtılan yerine yama yaptırmak istemeyen müşterilerine, yırtılan elbisenin iç taraflarından mesela pantolonun paçasının iç kısmından iplikler söker ve o ipliklerle öyle bir dikiş yapar ki, her insan o dikilen yerin farkına varamaz.
Günümüzde bazı yaralanmalarda, ameliyatlarda estetik ameliyat yapan doktorlarımızın dikiş izini belli etmediği gibi terzilerimiz de estetik dikiş yaparlardı.
Dikici ve süzücüler olarak bizler de, günah peteklerimizden arınmak için “Nasuh” tevbesi yapalım.
Öyle bir incelik gösterelim ki, bizim eski günahlarımızı bilen biri, o bilgisini basında veya başka yerlerde söylemekten korksun.
“Nasuh”u, tevbenin sıfatı olarak kabul edersek, tevbemizin nezaketine dikkat edelim.
Tevbe edenin sıfatı kabul ettiğimizde, tevbe eden kişi hem kendi günahlarının afvı için, hem başkalarının afvı için yaptığı iş ve sözlü dualarda bal süzücüsü gibi, yırtık dikicisi gibi nazik, ince, hassas ve halis olalım.
Hem kendimizi süzüp, tamir edelim, hem başkalarının süzülüp tamir edilmesine yardımcı olalım.
Sevgili Peygamberimiz buyurur:
“Günahlarına tevbe eden, günah işlememiş gibidir” (İbni Mace, Sünen, K. Zühd, bab 30).